Türk otomotiv sanayisinin geçmişinin 1940’lara dayandığını söyleyen OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Montaj sanayi olarak başlayan yolculuğumuz ciddi bir inanmışlık, emek ve iş birliği sonucunda bizi bugün 2 milyon adedin üzerinde üretim kapasitesiyle dünyanın neredeyse her ülkesine araç, komponent ve mühendislik ihracatı yapan bir küresel oyuncu haline dönüştürdü. Başlangıçta Türkiye pazarı odağında faaliyetlerine başlayan sanayimiz bugün Ar-Ge yatırımları ile komple araç, motor ve aktarma organları geliştirme yetkinliğine ulaştı. Ar-Ge merkezlerimiz kendi ekosistemleri içinde birer mühendislik ihracat merkezi haline dönüştü” dedi.
Türkiye otomotivde dünyanın en büyük 13’üncü üreticisi
Otomotiv sanayisinin Türkiye’nin ihracat lideri olarak ekonominin vazgeçilmez parçalarından biri olduğunu ifade eden Cengiz Eroldu, “Son 10 yılda 248 milyar dolar ihracat ve 65 milyar dolar dış ticaret fazlasıyla ülke ihracatının yüzde 16’sını gerçekleştirdik. Bugün ulaştığımız noktada 60 bini direkt olmak üzere değer zincirinde toplam 550 binin üzerinde istihdam sağlıyoruz. Yine son 10 yılda 11 milyar doların üzerinde yatırım ile ülkemiz ekonomisine sağladığımız katkıyı her sene bir üst seviyeye taşıyarak yolculuğumuza devam ettik. Bu başarılı iş sonuçlarında yetkin ve değişime uyum sağlama becerisi yüksek tedarik sanayimizin mühendis, işçi tüm sektör çalışanlarımızın başarısını ve katkısını yadsıyamayız. Sanayimizin gelişiminde tartışmasız en önemli kırılma noktası Gümrük Birliği anlaşması oldu. Gümrük Birliği sonrasında artan rekabet ile yeni yatırımlar hız kazandı. Gerek yabancı ortaklıklar gerekse yüzde 100 yerli sermaye yatırımları ile bugün dünyada 13’ncü, Avrupa Birliği ülkeleri arasında ise 4’üncü büyük otomotiv üreticisi konumuna ulaştı” diye konuştu.
Yeni düzenlemeler yatırımların önünü açtı
Gelişen teknoloji, pazara ve hammaddeye yakın olma gibi birçok gereklilikle otomotiv ve batarya yatırımlarının son dönemde hız kazanmaya başladığına işaret eden OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Hızlanan dönüşüm ortamında üyelerimizin uyum sağlama yatırımlarını gururla izlemeye başladık. Bazı üyelerimiz sektörde yaşanan dönüşüme uyumlu bir şekilde elektrikli, Plug-in hibrit ve hibrit ürünler geliştirip, üretip dünyaya ihracat etmeye başladı. Yeni projelerini açıklayan üyelerimizin de çalışmaları hızla devam ediyor. Mevcut tesislerimizde yeni projeleri ülkemize çekme ve kapasite artırmadaki başarılarımız Togg yatırımı ile birlikte üretim kapasitemizi 2 milyon adedin üzerinde taşıdı. Ancak yeni dünya düzeninde rekabetçiliğimizi korumak, iyileştirmek için yeni yaklaşımlara ihtiyaç var. Bu kritik dönemde yeni yatırım kararlarından ülkemizin pay alması, otomotiv ekosisteminin gelişimi ve ülkemiz ekonomisinin büyümesini sürdürmesi büyük önem taşıyor. Bu konuda kamu yönetimimizin de büyük bir gayret içinde olduğunu görmekteyiz. Özellikle son dönemde yapılan düzenlemelerin hem ülkemize gelecek yeni yatırım kararlarını hızlandırmak hem de iç pazarda yerli ürünlerin rekabetçiliğini korumak açısından çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Kamuoyu ile paylaşılan BYD yatırım kararı da kamu yönetimimizin uyguladığı politikaların önemli bir yansıması oldu. 1997 yılından bu yana ülkemize yeni bir yabancı sermaye otomotiv yatırımı gelmediği dikkate alındığında, bu kararı otomotiv ekosisteminin daha da gelişmesi için önemli bir fırsat olarak görüyoruz” dedi.